High Times programımızı hazırlayan ve sunanlardan Mehmet Sait Benhisavı, nam-ı diğer Ras Memo'nun Açık Kitap için yazdığı Bob Marley yazısını sanatçının 77. doğum günü anısına paylaşıyoruz.
(Bu yazı Açık Kitap'taki 'Bob Marley' maddesinden alınmıştır.)
Bir Üçüncü Dünya ülkesi olan Jamaika’nın bugüne kadar yetiştirdiği en ünlü reggae sanatçısı olan Robert Nesta Marley, ya da dünyaca bilinen adıyla Bob Marley, Jamaika’nın St. Ann bölgesinde 6 Şubat 1945’de dünyaya geldi. Cedella Booker adlı taşralı siyahî bir anne ve o bölgede görevli bir İngiliz askeri olan Norval Sinclair Marley adında beyaz bir babanın melez çocuğu olarak doğan Bob Marley’in çocukluk yılları kırsal alanda geçti.
Beton Orman
Küçük yaşta babasını kaybeden Bob Marley 1957 yılında annesi ile birlikte başkent Kingston’a göç etti. Gençlik yıllarının geçtiği Kingston 12; ‘Beton Orman’ (Concrete Jungle), Trench Town, Ghost Town veya Shanty Town denilen Kingston’un gettoları en fakirlerin, acı çekenlerin, kanunsuzların, mazlumların, yaşlı-genç-yarı çıplak ve korumasızların teneke barakalarda hayatta kalma mücadelesi verdikleri yerdi. Geldikleri sakin taşra yaşantısından sonra bu tehlikeli, ancak insanların uyum içinde yaşadıkları ortama ayak uydurmaya çalışan Bob ve annesi için zor günler başlamıştı. Bob müziğe başladıktan sonra yaşamında derin izler bırakan bu günleri anlatan Trench Town Rock ve Concrete Jungle adlı parçaları yazdı...
Ska, Rock Steady ve Rudies
Bob 15 yaşında okulu bıraktı ve demirciliğe başladı. Ancak yaptığı işten memnun değildi, çünkü aklı fikri müzikteydi ve amacı hayatını müzikten kazanmaktı. Tanıştığı kompozitör ve şarkıcı Joe Higgs’ten armonileri ve şarkıları nasıl düzenlemesi gerektipini öğrenen Bob, ilk plağını 1962’de çıkardı. Bu plak ‘Judge Not’ (Yargılayamazsın) adlı bir ska parçasıydı. 1964 Bob Marley için bir dönüm yılı oldu; çocukluk arkadaşları olan Jr. Braithwaite, Beverly Kelso, Cherry, Neville ‘Bunny’ Livingston ve Peter McIntosh ile ‘The Wailing Wailers’ grubunu kurdu. Grubun kenar mahallelerde, sokak köşelerinde vakit geçiren ve silahlı çeteler oluşturan ‘rudy’ ya da ‘rude boy’ denilen gençlerin yarattığı şiddeti yatıştırmaya yönelik mesajlar içeren ‘Simmer Down’ adlı parçası büyük sükse yaptı.
(Peter Tosh ve Bunny Wailer)
Amerikan soul gruplarından etkilenerek yaptıkları ‘Put It On’, ‘I’m Still Waiting’ ve ‘It Hurts To Be Alone’ ile ünlerini daha da perçinlediler. Wailers’ın yükselişi böyle sürerken, Bob da hayatının aşkıyla tanıştı. Küba doğumlu bir hemşire olan ve Soulettes grubunda müzik yapan Rita Anderson’dı bu. Rita aslında grubun elemanlarından Peter Tosh’a âşıktı. Ama Bob Marley ile şörtten de geri kalmadı ve iki sevgili 1966’da evlendi. Bu arada Bob’un annesi ikinci evliliğini yaptı ve ABD’ye yerleşti. Bob da yeni bir fırsattır diyerek annesinin yanına taşındı. Chrysler fabrikasında, gece vardiyasında forklift operatörü olarak çalışlmaya başladı. Ancak mutsuzdu ve kendini yalnız hissediyordu. Bir an evvel karısına ve müziğine geri dönmek istiyordu. 1966’nın Kasım ayında Amerikan Ordusu tarafından askere alınacağını öğrenince, kendi gettosuna döndü. Döner dönmez de ‘This Man Is Back’ adlı bir 45’lik çıkararak müziğe “ben döndüm” mesajını verdi ve ardından her biri hit olan parçaları geldi.
(Rita Marley, The Soulettes adlı grubuyla kayıt çalışmalarını yürüttüğü sıralarda Bob Marley ile tanışmıştı. Yayınlanmış birçok solo albümü olan Rita Marley’in 1980 tarihli “Who Feels It Knows It” adlı albümde yeralan ‘One Draw’ adlı şarkısı BBC tarafından, marijuana propagandası yaptığı gerekçesiyle yasaklandı ve aynı zamanda Billboard dergisinde ‘ilk on’a giren ilk reggae şarkısı oldu.)
Asi Müzik
1968 sonlarında Bunny, ganja (marihuana) bulundurmaktan 14 ay hapse mahkûm oldu. Peter, Rodezya’daki ırkçı beyaz rejim karşıtı bir gösteride tutuklandı. Bob ise trafik cezasından iki gün hapse atıldı. Sonraki yıllarda piyasaya çıkaracağı ‘Burnin’ albümünde yer alan ‘Burnin and Lootin’ adlı parçada bu olayı anlatacaktı. Grup, ilk 10 yıllık kariyerinde Amerikalı pop şarkıcısı Johnny Nash, Studio One plak şirketi sahibi Sir Coxsone Dodd ve ünlü yapımcı Lee
‘Scratch’ Perry ile çalıştı. Ancak bu 10 yıl zarfında yapımcılardan sürekli kazık yediler, aldatıldılar, plaklarından gelir elde edemediler ve yaptıkları müzik radyolarda yeterince çalınmadı. Özellikle Lee Perry ile çalışlmalarının ürünü olan ‘Soul Rebel’, ‘Duppy Conqueror’, ‘Small Axe’, ‘Get Up Stand Up’, ‘400 Years’ gibi hit parçalar bile grup elemanlarının fakirlik sınırı altında yaşamaktan kurtulmalarına yetmedi.
Bu arada grup üyeleri ‘rude boy’ imajını terk edip Rastafarian inancının simgesi olan ‘dreadlock’ tarzında saçlarını uzattılar, tütün içmeyi ve alkolü bıraktılar, ‘I-tal’ [1] beslenme dışındaki yiyecekleri terk ettiler ve Etiyopya renklerinde giyinmeye başladılar. Bob; Rastafarian inancına yavaş ancak emin bir şekilde intisab etti ve inancı günden güne arttı. Artık şarkılarını I. Emperyal Majesteleri Kral Haile Selassie’den, yani Jah’tan aldığı ilhamla yazmaya başlamşltı. Jah ve Kitab-ı Mukaddes onun şarkı sözlerinin ana kaynağı olmuştu. Mortimer Planno adlı Rastaman bu konuda onun danşlmanlığını üstlendi ve Bob’a Rasta inancının inceliklerini aktardı. Bob, Rasta inancının bir parçası olan kutsal ot marihuana kullanımını iyice arttırdı. Öyle ki günde 2 kiloya yakın ot tüketmeye başladı. Bob’a göre marihuana onun müziğinin ilham kaynağı idi. Bu yeni hayat ve müzik tarzı, ghettoda ‘Tuff Gong’ unvanı ile anılan bu ufak tefek, çelimsiz melez adamın uluslararası bir yıldıza dönüşmesini sağlayacaktı.
Rasta Reggae Patlaması
1970’de gruba Jamaika’nın o yıllardaki en iyi müzisyenlerinden Barrett kardeşler katıldı. Bu durum Wailers’ın Jamaika ve Karayipler çapında saygınlığını artırdı; ancak, uluslararası alanda hâlâ tanınmıyorlardı. Çünkü baskıcı rejimlere karşı yüreklilikle duran ve Rastafari inancını açıkça dile getiren şarkı sözleri; ticari başarının önünde bir engeldi. Wailers nihayet en başarılı reggae firması olan Chris Blackwell’e ait Island Plak ile çaışmaya başladı. Beyaz bir Anglo-Jamaika’lı olan Chris Blackwell, Wailers’ın kariyeri için doğru zamanda, doğru yerde bulunan doğru adamdı. Wailers’a 8 bin pound verdi ve onları istedikleri sürede, istedikleri türde bir albüm hazırlamaları için serbest bıraktı.
(The Wailing Wailers, 1965.)
1972 yılı Bob Marley and The Wailers’ın ilk albümlerinin hazırlıkları ile geçti. Parçaların orijinal kayıtları Kingston’da; Harry J’s ve Dynamic stüdyolarında yapıldı ise de Chris Blackwell, parçaları Island’ın Londra’daki stüdyolarında yeniden düzenledi. Bunu yapmaktaki amacı müziğin beyaz rock dinleyicisine de hitap etmesini sağlamaktı ve bu amacına ulaştı. Wailers’ın 1973’te çıkardığı ilk iki Island albümü Catch A Fire ve Burnin’in ardından Bunny ve Peter gruptan ayrılmaya karar verdiler. Bunny albümlerin Jamaika dışındaki tanıtım turnelerine katılmak istemiyordu ve bunu bahane ederek gruptan ayrıldı. Peter Tosh da kariyerine solo olarak devam etmek istiyordu. Dostça bir ayrılış gibi görünse de asıl neden Bob Marley’in grubun lideri olarak ön plana çıkması ve geri vokallerde Bunny ve Peter’in onun gölgesinde kalmak istemeyişleri idi. Bob Marley dağılan vokal seslerin yerine I-Threes’i, yani Rita Marley, Marcia Griffiths ve Judi Mowatt’ı getirerek bu boşluğu doldurdu. Marley’in bu geçiş döneminden sonra 1974 yılı boyunca kaydettiği Natty Dread 1975’te yayınlandığında; Bob Marley and the Wailers’ı zirveye taşıdı. Artık Wailers’ın Bob Marley’in grubu olduğu herkes tarafından tescil edilmişti. Barrett kardeşlerin şarkı ritmlerinin kompozisyonlarındaki tartışılmaz katkıları, gitarist Al Anderson ve Junior Marvin ile klavyeci Earl ‘Wire’ Lindo ve Bernard ‘Touter’ Harvey’in mükemmel performansları, bu ve bundan sonra çıkacak 7 albümün üst seviyelere ulaşmasındaki en önemli etkenler oldu. Rastaman Vibration albümü Bob’u uluslararası bir yıldız yaptı (1976). Bob’un başkaldırı müziği artık evrenseldi. Bob Marley uluslararası turnelerde olağandışı dreadlock saçlı görüntüsü, seyirci üzerindeki etkisi, sahne hâkimiyeti ile elde ettiği başarıların yanı sıra şarkılarında vurguladığı Jah mesajlarıyla özellikle üçüncü dünya ülkelerinde bir ikon oldu. Natty Dread ve Rastaman Vibration albümlerinin her biri güçlü, kendine özgü bir başyapıt olarak reggae tarihinde yerini aldı. Albümlerin müzikal başarısının yanında şarkı sözlerinin içerdiği derin manalar, sloganlar, devrimci başkaldırı mesajları Bob Marley’in başka hiçbir şarkıcıya nasip olmayan bir başarı yakalamasını sağladı.
(Rastaman vibrations...)
Evinin kapısı daima herkese açıktı: Yardım isteyenler, açlar, Rastalar, dreadlocklar, baal-headler, yerel medya, yabancı basın mensuplar›, sporcular, müzisyenler, yerli ve yabancı güzel kadınlar, sanatçılar ve politikacılar günün her saatinde Bob'un etrafındaydı.
1970’li yıllarda Jamaika politik bir kargaşa içindeydi. Sağ-Sol çatışmaları, sokak çeteleri Kingston gettolarını cehenneme çevirmişti. Bu dönemde Bob artık Ghetto’dan çıktı ve Chris Blackwell’in zengin mahallesinde Hope sokağındaki evini satın aldı. Ancak Uptown’a taşınmak Bob’un yaşam tarzını değiştirmedi. Evinin kapısı daima herkese açıktı. Yardım isteyenler, açlar, Rastalar, dreadlocklar, baalhead’ler, medya, sporcular, müzisyenler, yabancı basın mensupları, yerli ve yabancı güzel kadınlar, sanatçılar ve politikacılar günün her saatinde Bob’un etrafındaydı. Bob artık iyi para kazanıyor, ancak parayı etrafındakilere ve tüm yardım isteyenlere dağıtıyordu. Kingston ghettolarının yarı nüfusu olan yaklaşık 4 bin kişiye bakıyordu. Bir ara Bob Marley and the Wailers’in baş harşerini taşıdığı için bir BMW aldı ancak kısa zaman sonra, gelen tepkiler üzerine satmak zorunda kaldı.
Bob Marley artık Jamaika’nın bir numaralı vatandaşı olmuştu ve bu durum bazılarını rahatsız ediyordu. Sonunda Bob ünlü ‘Smile Jamaica’ konseri öncesi evinde silahlı saldırıya uğradı ve yaralandı, ama mucizevi bir şekilde kurtuldu. Tüm bu yaşananlara rağmen unutulmaz konserini gerçekleştirdikten sonra can güvenliği olmadığı için Jamaika’yı terk etti ve yaklaşık 2 yıl Londra’da gönüllü sürgün olarak yaşamak zorunda kaldı.
Babylon’da Bir Dreadlock Rastaman
Bu sürgün döneminde en popüler albümlerinden Exodus (1977) ve Kaya’yı (1978) çıkardı. Exodus uzunçaları Bob Marley’in kariyerindeki en başarılı parçaların bazılarını içeriyordu. Bu militan albümdeki ‘Exodus’ 45’liği İngiltere listelerinde bir numaraya yükseldi, albüm 56 hafta listelerde kalmayı başardı. Kaya albümü ise aksine eleştirmenlerce fazla ticari olması, militan karakterden uzaklaşması ve Bob Marley’in stilindeki yumuşamadan ötürü eleştirildi.
We know where we’re going we know where we’re from,
We’re leaving Babylon, we are going to our Fatherland*
*Nereden gelip nereye gittiğimizi biliyoruz biz,
Babylon’u bırakıp, ata topraklarına gidiyoruz
Bob 1978’deki ‘One Love Peace Concert’ için Jamaika’ya döndü. Bütün ünlü reggae sanatçılarının katıldığı bu konser; Jamaika’daki çete savaşlarına son vermek, muhalefet ve iktidar parti liderlerini bir araya getirerek barıştırmak için düzenlenmişti ve Bob Marley bunu başardı. Konserin hemen ardından Bob ilk defa Afrika’ya gitti; önce Kenya’yı ve daha sonra Rastaların kutsal toprakları olan Etiyopya’yı ziyaret etti. Bu ziyaretin verdiği ilhamla, en çok satan albümlerinden Survival’ı çıkardı (1979). Kaya albümünün antitezi sayılan bu albüm kısa sürede piyasayı etkisi altına aldı. Albümdeki parçalarda; devrim, ayaklanma, Rastafari erdemlerinin üstün gelmesi, gerçeklerin açığa çıkarılması, kararlılık ve nihai kurtuluş gibi başkaldırı temaları işleniyordu.
1979 yılında Bob Marley ve arkadaşları en uzun dünya turnelerine çıktılar ve mesajı Kuzey Amerika’dan Avrupa’ya, Japonya ve Avusturalya’dan Hawaii’ye kadar yüzbinlere ulaştırdılar. Ancak Bob için bu turnenin en önemli yanı Rodezya’dan aldığı davetti. Başbakan Robert Mugabe’nin özel davetlisi olarak bu ülkeye gitti. Bob, Rhodesia’nın bağımsızlığını kazanıp Zimbabwe adını aldığı dönemde bu ülkedeki özgürlük kutlamalarında unutulmaz bir konser verdi. Survival albümündeki Zimbabwe şarkısında Bob Marley, “Savaşalım ve Zimbabwe’yi yeni baştan kuralım... Savaşacağız, savaşmamız gerek” sözleriyle ülkenin bağımsızlığına destek verdi. Zimbabwe halkı bu parçaya ulusal marş gibi gönülden bağlandı. Tüm bunlar Bob’u çok mutlu etmişti; ileride bir Afrika turnesi planlıyordu, ancak buna zamanı yetmedi...
Rastaman Ölmez!
Marley futbol’u çok severdi ve çok da iyi oynardı. Vücudunu zinde tutmak için vakit bulduğu her gün futbol oynardı ve onun futbola olan sevgisini herkes biliyordu. Bir defasında “Müzisyen olmasam futbolcu olmak isterdim” demişti. 1977’de Paris’te futbol oynarken ayak başparmağı tırnağından ayrılmış ve yarası uzun zaman iyileşmemişti. Doktorlar deri kanseri teşhisi koydu. Parmağının kesilmesi gerekiyordu ama Bob ilâç tedavisini tercih etti. Daha sonra başparmağı kesildi, ancak geç kalınmıştı ve kanser metastaz yapmıştı. Bob hastalığını bir sır olarak sakladı. Yakın çevresi dışında kimse durumu bilmiyordu. 1980 yılında New York Madison Square Garden konserinin sonrasında gerçek ortaya çıktı.
(“Müzisyen olmasam futbolcu olmak isterdim.”)
Beklenmedik bir şekilde yakalandığı kanserden ötürü 1981’de bu dünyadaki hayatı sona eren Bob Marley; başarısının doruğu olarak kabul edilen son albümü Uprising’i kaydetmişti (1980). Bu albüm de bir önceki albümü Survival gibi ‘siyah adamın kurtuluşu’ temasını işliyordu. Survival kadar savaşçı bir karakter taşımasa da müzik tekniği ve şarkı sözleri ile bu albüm de reggae klasikleri arasında yerini aldı.
Miras: Kötü Sonuç
Müthiş başarısının en önemli sebeplerinden biri, şarkı sözlerinde sömürge düzenine başkaldırı temalarını işlemesinin yanında, müziğinin son derece melodik olmasıydı.
Bob, kısa hayatı boyunca düzinelerce mükemmel şarkı besteledi, çıktığı dünya turnelerinde Reggae–Rasta mesajı ile dünyayı fethetti ve bunu yaparken de kültürel ve ideolojik ideallerinden hiç taviz vermedi. Şarkılarında o sıradışı sesiyle kimi zaman ‘Babylon’u alaşağı etti, kimi zaman “rasta adamın ganja içerek, kıyamet gününde Jah tarafından gönderilecek kükürt taşları ve alevlerle Babylon’un yanıp kül olacağı anı beklediğini” haykırdı; kimi zaman da “Batı’da yani Babylon’da yaşayan köle çocukların, siyahların baba yurdu olan Zion’a, yani Afrika’ya geri dönüş göçünün zorunluluğunu” anlattı.
Bob Marley’in müthiş başarısının en önemli sebeplerinden biri, şarkı sözlerinde sömürge düzenine başkaldırı temalarını işlemesinin yanında, müziğinin son derece melodik olmasıydı. Bu müziğin bir diğer özelliği de bu dünyada acı çeken halklar için çok önemli bir yeri olması ve aynı zamanda seslendiği kişilere açık kalplilikle ve anlaşılır şekilde hitap etmesiydi. Bazen Bob Marley’in Trench Town Patois’sını [2] anlamasalar da müziğinin kalp atışı her zaman insanları etkisi altına aldı. Marley’in söylediği gibi; “bu müzik seni vurduğu zaman acı hissetmezsin.”
Bob Marley, ardında karısı ve Jamaika dünya güzeli de dahil değişik kadınlardan 11 çocuk, yayınlanmamış ve 25 yıldır hâlâ yayınlanmakta olan yüzlerce şarkı, bir plak şirketi, çeşitli mülkler ve milyar dolarlık bir servet bıraktı.
Dipnotlar:
[1] Yiyeceklerin saf, doğal ve topraktan gelmesi gerektiğine inanılan Rastafari beslenme anlayışı. Bitki, tahıl ve meyvelerin doğal şart- larda, toprak ve tahta kaplarda hazırlanması esasına dayanan I-tal beslenme anlayışında kırmızı et, katkı maddesi, boya, koruyucu vb kullanılmış, konserve ve kurutulmuş gıdalara yer yoktur.
[2] Jamaika lehçesi
Yazının Editörü: Esin Dalay Yüksek.